2. Dünya Savaşı

Almanya’nın Sovyetler Birliği’ni işgali

2. Dünya Savaşı’nda Avrupa: Doğu Cephesi

22 Haziran 1941’de başlayan Barbarossa Harekâtı[1] ile Sovyetler Birliği’ni işgal ederek Avrupa’da bir doğu cephesi açan Hitler, II. Dünya Savaşı‘nın alanını genişletmekle kalmamış, büyük miktarda Alman insan gücü ve Almanya’nın kaynaklarını tüketecek bir savaş başlattı. Tarihin en geniş çaplı askeri harekâtı olarak kabul edilen Barbarossa Harekâtının ilk aylarında çarpıcı bir başarı elde ettikten sonra Alman saldırısı durmuş ve Kızıl Ordu yavaş yavaş Almanları geri çekilmeye zorlamıştır. Alman Doğu Cephesi’nin çökmesinden sonra 2 Mayıs 1945’te Sovyetler Berlin’i ele geçirerek, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesine yardım etmiştir.

Hitler’in Doğuya Yönelmesi

1940’ta İngiltere’yi istila etme planı yatan Adolf Hitler, komutanlarının Doğu’da yeni bir cephe açma ve Sovyetler Birliği’ni fethetme konusundaki uyarılarını reddetmiş, 1920’lerden bu yana dile getirdiği ve Kavgam[2] kitabında detaylı olarak anlattığı, doğudaki Slav topraklarında Alman halkı için ilave Lebensraum[3] (yaşam alanı) aramayı savunmuştur. Slavların ırksal olarak germen ırkından aşağı olduğuna inanan Hitler, Aryanların Doğu Avrupa’yı kontrol edip kendi faydaları için kullanacakları Yeni Bir Düzen kurmaya çalışmıştır. Bu amaçla Generalplan Ost (GPO) adlı Alman hükümetinin soykırım ve etnik temizlik için geniş bir ölçekte ve Orta ve Doğu Avrupa’nın sömürgeleştirilmesi planı da hazırlanmıştır. Alman halkını Sovyetler Birliği saldırısına hazırlamak için Hitler, Stalin’in rejiminin uyguladığı vahşet ve Komünizmin dehşetine odaklanan geniş bir propaganda kampanyası başlatmıştır.

Hitler’in kararı, Sovyetlerin kısa bir sürede mağlup edilebileceği inancından etkilenmiş olup, Kızıl Ordu’nun Finlandiya Savaşı’ndaki beceriksizliği ve Wehrmacht’ın (Alman Ordusu) Kış Savaşı’nda (1939-1940) Alçak Ülkeler ve Fransa’da Müttefik’lere karşı kazandığı hızlı zafer bu düşüncesini güçlendirmiştir. Hitler işgal niyetini açıkladığında kıdemli askeri komutanlarının çoğu doğu cephesini açmak yerine ilk önce İngiltere’yi mağlup etmek gerektiğini savunmuştur. Bununla birlikte kendisinin askeri bir dahi olduğuna inanan Hitler, Sovyetler’in yenilgisinin yalnızca İngiltere’yi iyice tecrit edeceğini hatta teslim olmaya zorlayacağını belirterek bu endişeleri dikkate almamıştır.

Barbarossa Operasyonu

Hitler tarafından tasarlanan Sovyetler Birliği’ni işgal planında üç büyük ordu grubunun kullanılmasını isteniyordu. Kuzey Ordu Grubu, Baltık Cumhuriyetleri üzerinden yürüyüp Leningrad’ı ele geçirecekti. Merkez Ordu Grubu Polonya’dan doğuya doğru Smolensk’e oradan da Moskova’ya doğru ilerleyecekti. Güney Ordu Grubu Ukrayna’ya saldıracak, Kiev’i ele geçirdikten sonra Kafkasya’nın petrol alanlarına yönelecekti. Barbarossa Operasyonu için 150 tümenden oluşan 3,3 milyon Alman askerinin yanı sıra İtalya, Romanya ve Macaristan gibi Mihver ülkelerinden 1 milyon asker ilave kullanım çağrısında bulunulacaktı. Alman Yüksek Komutanlığı (OKW), Moskova’nın kuvvetlerinin büyük çoğunluğuyla doğrudan vurulmasını savunurken, Hitler, Baltıkları ve Ukrayna’yı da işgal etmekte ısrar etti. Alman istilası Kuzey Burnu[4] ile Karadeniz arasında iki bin mil uzaklıktaki bir cepheyi kaplamıştır.

Başlangıçta Alman Zaferleri

Mayıs 1941’de yapılması planlanan Barbarossa Operasyonu Alman birliklerinin Yunanistan ve Balkanlar’daki savaşa yönlendirilmesi nedeniyle 22 Haziran 1941’e kadar başlayamamıştır. Alman saldırısının muhtemel olduğunu öne süren istihbarat raporlarına rağmen, Alman işgali Nazi-Sovyet saldırmazlık antlaşmasının süreceğine inanan Stalin için sürpriz oldu. Arkasında piyadelerle birlikte ilerleyen Büyük panzer grupları Sovyet hatlarını hızla geçebildiler. Alman mücadele etkinliği, başlangıçta hedefine ulaşmıştı; Rusya’yı işgal eden Alman kuvvetleri eğitim, doktrin ve savaş yeteneğinde,  yirminci yüzyılda savaşacak en iyi orduyu temsil ediyordu. Barbarossa Operasyonu, Nazi Almanyasını son derece üstün kaynaklara sahip bir koalisyona karşı iki cephede savaşmaya zorlamadaki başarısızlığı nedeniyle II. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştiren kritik dönüm noktasıydı.

Kuzey Ordu Grubu ilk gün 50 mil ilerledi ve Leningrad yolunda Dvinsk yakınlarındaki Dvina Nehri’ni geçmeyi başardı. Polonya‘ya saldıran Merkez Ordu Grubu ile 2. ve 3. Panzer Ordusu yaklaşık 540.000 Sovyet askerine karşı büyük bir kuşatma manevrasına başladı. Alman Piyadeler, Sovyetleri yerinde tutarken, iki Panzer Ordusu arkalarına koşarak Minsk’te buluştu ve kuşatmayı tamamladı. Kuşatmayı daraltan Almanlar, hapsolan Sovyetleri yendi ve 290.000 Rus askerini esir ederken, 250.000 Rus kaçmayı başardı. Güney Polonya ve Romanya üzerinden ilerleyen Güney Ordu Grubu, daha sert bir direnişle karşılaştı, ancak 26-30 Haziran tarihlerinde devasa bir Sovyet zırhlı karşı saldırısını yenmeyi başardı.

Luftwaffe gökyüzüne hâkim olduğu için, Alman birliklerinin ilerleyişini desteklemek için sık sık hava saldırıları yapma lüksüne sahipti. 3 Temmuz günü, piyadelerin yetişmesine izin vermeyi bıraktıktan sonra, Merkez Ordu Grup Smolensk’e doğru ilerlemeye devam etti. 2. ve 3. Panzer Ordusu bu sefer üç Sovyet ordusunu kuşatmayı başardı. Kıskaç kapandıktan sonra, 300.000’den fazla Sovyet askeri teslim oldu ancak 200.000’i kaçabildi. Alman ordusunun zırhlı mızrak uçları Moskova ve Leningrad’a olan mesafenin üçte ikisine ulaşmıştı ama Alman lojistiği çözülüyordu.

Hitler Planı Değiştiriyor

Operasyonun birinci ayında Alman Yüksek Komutanlığı’nın (OKW) kuşatma planını yetersiz bulan Hitler Leningrad’ı ve Kafkasya petrol alanlarını alarak Sovyetlerin ekonomik üslerini ele geçirmeye çalıştı. Bunu başarmak için, panzerlerin Kuzey ve Güney Ordusu Gruplarını desteklemesi amacıyla Merkezinden Ordu Grubu ayrılmalarını emretti. Alman Yüksek Komutanlığı, Hitler’i kararından boşuma caydırmaya çalıştı. Generaller, Kızıl Ordu’nun Moskova’da yoğunlaştığını ve orada kazanılacak bir savaşın Rusya savaşını sonlandırabileceğini ısrarla söyledilerse de Hitler ikna edilmedi ve emirler verildi. Bununla birlikte Almanların ciddi eksiklikleri vardı. Rakibi çok küçümsemişlerdi; lojistik hazırlıkları bu çapta bir kampanya için çok yetersizdi ve devam eden savaş için Alman sanayi hazırlıkları henüz başlamamıştı. Fakat Almanların yaptığı en büyük hata, Sovyetler’e kurtarıcılar olarak değil fatihler olarak gelmek oldu. Slav halkını köleleştirmeye ve Yahudileri imha etmeye kararlıydılar. Böylece, Doğu cephesindeki savaş, daha başlangıçta Avrupa’da Moğol istilasından beri görülmeyen acımasızlıkla ideolojik bir mücadele haline geldi.

Alman Genişlemesi Devam Ediyor

Güçlendirilmiş Kuzey Ordusu, 8 Ağustos’ta Sovyet savunmasını kırmayı başardı ve ayın sonunda Leningrad’a 30 mil kadar yaklaştı. Ukrayna’da ise Güney Ordu Grubu, 16 Ağustos’ta tamamlanan büyük Kiev kuşatmasına başlamadan önce Uman yakınlarındaki üç Sovyet ordusunu imha etti. Kanlı çarpışmalardan sonra şehir, 600.000’den fazla savunucusu ile birlikte ele geçirildi. Kiev’deki kayıp ile Kızıl Ordu artık batıda önemli rezervlere sahip değildi ve Moskova’yı savunmak için yalnızca 800.000 askeri kalmıştı. 8 Eylül’de, Alman kuvvetlerinin Leningrad önlerine gelip, 900 gün sürecek bir kuşatma başlamasıyla Kızıl Ordu kent sakinlerinin 200.000’ini askere almasıyla kuzeyde sonu gelmeyen kanlı çatışmalar başlamıştı.

Moskova Savaşı

Eylül ayı sonlarında Hitler fikrini tekrar değiştirdi ve panzerlerin Moskova’ya gitmeleri için Merkezine Ordu Grubuna tekrar katılmalarını emretti.  2 Ekim’de başlayan Typhoon Operasyonu, Sovyet savunma hattını kırmak ve Alman kuvvetlerinin başkenti ele geçirmesini sağlamak için tasarlandı. Almanların yeni ve başarılı bir kuşatma harekâtıyla bu kez 663.000 esir ele geçirilmişse de şiddetli yağışlar nedeniyle ilerleme yavaşlamıştır. 13 Ekim’de Alman kuvvetleri Moskova’ya sadece 90 mil uzakta olmalarına karşın ilerleme hızı iyice yavaşlamıştı, Wehrmacht artık günde 2 milden daha az ilerleyebiliyordu. 31 Ekim’de OKW, ordularını yeniden birleştirmek için durma emri verdi. Bu zaman kaybı, Sovyetler’in 1000 tank ve 1.000 uçak dâhil olmak üzere Uzak Doğu’dan Moskova’ya takviye getirmesine izin verdi.

Alman İlerlemesi Moskova’da Durduruluyor

Moskova görünüşte bir Alman ilerlemesine açıktı ancak bu noktada Rus hava durumu, yolların dağılmasına neden olan şiddetli yağışlara müdahale etti. 15 Kasım’da toprak donmaya başlamışsa da Almanlar Moskova’ya saldırılarını sürdürmüştür. Bir hafta sonra, Sibirya ve Uzak Doğu’dan gelen taze Rus birlikler tarafından şehrin güneyinde feci şekilde mağlup olmuşlardır. Kuzeydoğuda, 4. Panzer Ordusu Sovyet kuvvetleri ve kar fırtınasına rağmen Kremlin’in 15 mil uzağına dek ilerlemeyi başarmıştır. Bununla birlikte Almanlar, Sovyetler Birliği’ni fethetmek için hızlı bir kampanya öngördüğü için kış savaşına hazırlanmamışlardı. Kısa bir süre sonra soğuk ve karın savaştan daha fazla zayiat verdiğini görmeye başladılar. Başkenti başarıyla savunan General Georgy Zhukov[5] komutasındaki Sovyet kuvvetleri, 5 Aralık’ta Almanların 200 mil geri çekilmesini sağlayan büyük bir karşı saldırı başlattı. Bu, Wehrmacht’ın 1939’da II. Dünya Savaşı başladığından beri herhangi bir cephedeki ilk önemli geri çekilişi oldu.

Almanlar Yeniden Vuruyor

Moskova üzerindeki baskıyı hafifletmek isteyen Stalin, 2 Ocak’ta Kızıl Ordu’ya genel bir karşı saldırı emri verdi. Sovyet güçleri, Demyansk’ı kuşatmak üzere olan, Smolensk ile Bryansk’ı tehdit eden Almanları geri çekilmeye zorladı. Mart ayının ortasına kadar, Almanlar hatlarını korumayı başarmış dahası büyük bir yenilgiye uğramaktan kurtulmuşlardı. Bahar ilerledikçe, Sovyetler Kharkov’u yeniden ele geçirmek için büyük bir taarruz başlatmaya hazırlanıyordu. Mayıs ayına kentin her iki tarafına da büyük saldırılarla başlayan Sovyetler, Alman hatlarını hızla geçmeyi başarmışlarsa da Alman Altıncı Ordusu, saldırganları başarıyla kuşattı; tuzağa düşen 70.000 Rus ölürken, 200.000 Rus askeri teslim oldu.

Alman güçlerinin Doğu Cephesi’nde taarruza devam etmemesi yüzünden Hitler, petrol alanlarını ele geçirmek amacıyla güneyde yeni bir harekât başlatmaya karar verdi. 28 Haziran 1942’de başlayan Mavi Operasyon Almanların Moskova çevresindeki çabalarını arttıracağını düşünen Rusları şaşırttı. Bununla birlikte güneydeki Alman ilerleyişi Sovyetlerin takviye güçlerini güneye getirmelerine izin veren Voronej’deki ağır çatışmalar nedeniyle ertelendi. Artık bir yıl öncesine göre Sovyetler daha iyi savaşıyorlardı ve 1941’de yaşanan kayıpların ölçeğini engelleyen örgütlü geri çekilmeler yapıyorlardı. Hitler, Güney Ordusu Grubu’nu iki ayrı birime, A Grubu ve B Grubu’na böldü. Zırhlıların çoğuna sahip olan A Ordu Grubu, petrol sahalarını almakla görevlendirilirken, B Ordu Grubuna, Alman kanadını korumak için Stalingrad’ı alması emredildi.

Stalingrad

Alman birliklerinin gelmesinden önce, Luftwaffe, Stalingrad’a karşı kenti moloz yığınına düşüren ve 40.000’den fazla sivilin ölümüne yol açan büyük bir bombardıman harekâtı gerçekleştirmiştir. İlerleyen Ordu B Grubu Ağustos ayının sonuna kadar kentin kuzeyindeki ve güneyindeki Volga Nehri’ne ulaştı ve Sovyetleri nehrin karşısında şehri savunmak için malzeme ve takviye getirmeye zorladı. Kısa bir süre sonra Stalin, durumu kontrol altına almak için Zhukov’u güneye gönderdi. 13 Eylül’de, Alman Altıncı Ordusunun unsurları Stalingrad’ın banliyölerine girdi ve 10 gün içinde kentin sanayi merkezine yaklaştı. Bundan sonraki birkaç hafta boyunca ise Alman ve Sovyet güçleri, kentin kontrolünü ele geçirmek için vahşi sokak savaşlarına girdi. O onda Stalingrad’daki bir Sovyet askerinin ortalama yaşam beklentisi bir günden azdı. Şehrin mezbahaya döndüğü sırada Zhukov, güçlerini şehrin kıyısında konuşlandırdı. Sovyetler, 19 Kasım 1942’de Stalingrad çevresindeki zayıflatılmış Alman kanatlarından saldıran ve kıran Uranüs Operasyonunu başlattı ve Alman Altıncı Ordusunu dört günde kuşatmayı başardı. Kapana kısılan Altıncı Ordu komutanı General Friedrich Paulus[6], ayrılma girişiminde bulunmak için izin istedi, ancak Hitler tarafından reddedildi. Uranüs Operasyonu ile birlikte Kızıl Ordu, Stalingrad’daki Alman güçlerine takviye yapılmasını önlemek için Moskova yakınlarındaki Merkez Ordu Grubuna saldırdı. Aralık ayı ortalarında, Alan Marshall Erich von Manstein[7], kuşatılmış Altıncı Ordu’ya yardım etmek için bir yardım gücü düzenlemiş ancak Sovyet hatlarından geçememiştir. Başka bir seçeneği kalmayan Paulus, 2 Şubat 1943’te Altıncı Ordudan geriye kalan 91.000 adamıyla teslim olmuş, Stalingrad savaşında 2 milyondan fazla kişi ölmüş veya yaralanmıştır. Almanlar çaresiz koşullarda, Sovyet saldırıları 1812’de Napolyon’un Büyük Ordusu’nu yenecek kadar ağır bir yenilgiyle güçlerini sarmakla tehdit ettiğinden yavaş yavaş geri çekilme gerçekleştirmek zorunda kaldılar.

Kursk Savaşı

Stalingrad zaferinin ardından Kızıl Ordu, Don Nehri havzasında sekiz kış saldırısı başlattı ki bunlar genellikle güçlü Alman karşı saldırıları ile dengelense de geri alınan topraklar Sovyetler kazanç hanesine yazıldı. Alman karşı saldırılarından birisinde Almanlar Kharkov’u yeniden ele geçirmeyi başardılar. 4 Temmuz 1943’te, bahar yağmurları azaldığında, Almanlar Kursk çevresindeki Sovyet güçlerini yok etmek için planlanan büyük bir saldırı başlattı. Alman planlarının farkında olan Sovyetler, bölgeyi korumak için ayrıntılı bir toprak işleri sistemi inşa etti. Girinti, çıkıntılı hale getirilen arazide kuzeyden ve güneyden saldıran Alman kuvvetleri ağır bir direnişle karşılaştı. Güneyde zafere yaklaşmışlardı, ancak 2. Dünya Savaşı’nın en büyük tank savaşında Prohorovka yakınlarında yenildiler. Savunmada kalan Sovyetler, Almanların kaynaklarını ve rezervlerini tüketmelerini sağlamıştı. Savaşı kazanan Sovyetler, Almanları 4 Temmuz pozisyonlarının gerisinde sürerken, Kharkov’un kurtardı ve Kızıl Ordu’nun Dinyeper Nehri’ne doğru ilerlemesine yol açan bir dizi karşı saldırı başlattı. Almanlar geri çekilirken, nehir boyunca yeni bir hat oluşturmaya çalışmışsa da Sovyetler sayısız yerden geçmeye başladığında bir savunma hattında tutunamamışlardır.

Kızıl Ordu’nun Batıya İlerlemesi

Kızıl Ordu birlikleri, Dinyeper’ı doldurmaya başlamış ve Ukrayna’nın başkenti Kiev’i kurtardıktan sonra 1939 Sovyet-Polonya sınırına yaklaşmıştır. Sovyetler kuzeyde Leningrad kuşatmasını hafifleten büyük bir kış saldırısı başlatırken, güneydeki Kızıl Ordu kuvvetleri ise Batı Ukrayna’yı temizlemiştir. Sovyetler Macaristan’a yaklaşırken, Adolf Hitler, Macar lider Amiral Miklós Horthy’nin Ruslar ile ayrı bir barış yapacağı endişesiyle ülkeyi işgal etmeye karar vermiş, Alman birlikleri, 20 Mart 1944’te Macaristan sınırını geçmiştir. Nisan ayında ise Kızıl Ordu, Romanya’ya, o bölgede bir yaz saldırısına sağlam dayanak edinmek için saldırmışlardır. 22 Haziran 1944’te ise Sovyetler Bagration Operasyonu[8] adıyla bilinen ana yaz saldırılarını Belarus’ta başlatmışlardır. Rusların 2.5 milyon asker ve 6.000’den fazla tank ile katıldığı saldırı, Alman Merkez Ordu Grubu ini imha etmeye çalışırken, Almanların Fransa’daki Müttefiklerle savaşmak için buradaki birlikleri yönlendirmesini de engellemiştir. Bir sonraki savaşta, Wehrmacht[9], Merkez Ordu Grubu paramparça edildiğinde ve Minsk kurtulduğunda, Almanya savaşın en büyük yenilgisine uğradı.

Varşova ayaklanması

Alman orduları arasında fırtına gibi ilerleyen Kızıl Ordu, 31 Temmuz’da Varşova eteklerine ulaştı. Kurtuluşlarının sonunda elinde olduğuna inanan Varşovalılar, Alman yönetimine karşı isyan etti. Ağustos ayında 40.000 Polonyalı Varşova’yı ele geçirmişse de beklenen Sovyet yardımı hiç gelmedi. Gelecek iki ay boyunca Almanlar şehri asker ile doldurup isyanı kan dökerek bastırdı.

Balkanlarda Durum

Sovyetler yaz mevsimiyle birlikte Balkanlar’da ilerlemeye başlamış olup, Kızıl Ordu Romanya’ya girdiğinde, Alman ve Romen cepheleri iki gün içinde çökmüştür. Eylül ayının başlarında hem Romanya hem de Bulgaristan teslim olmakla kalmayı, taraf değiştirerek, Mihver İttifakından Müttefiklere geçmiştir. Balkanlardaki başarılarını takiben Kızıl Ordu Ekim 1944’te Macaristan’a girmişse de Debrecen[10]‘de fena bir yenilgi almıştır. Güneyde Sovyet ilerlemesi, Almanları 12 Ekim’de Yunanistan’ı tahliye etmeye zorlarken, Yugoslav Partizanlarının yardımıyla 20 Ekim’de Belgrad’ı ele geçirmiştir. Macaristan’da Kızıl Ordu saldırılarını yenilemiş ve 29 Aralık’ta Budapeşte’yi kuşatmıştır. 188.000 Mihver askeri 13 Şubat’a kadar süren çatışmalarda inatla direnmiştir.

Polonya Kampanyası

Güneydeki Sovyet güçleri batıya yönelirken, kuzeydekiler Baltık Cumhuriyetlerini temizliyordu. 10 Ekim’de Kızıl Ordu Memel yakınındaki Baltık Denizi’ne ulaştığında Kuzey Ordu Grubunun diğer Alman güçleriyle bağlantısı kesilmiştir. 2. Dünya Savaşı sona erene dek 250.000 kişiden oluşan Kuzey Ordu Grubu Leton Yarımadası’nda mahsur kalmıştır. Balkanları temizleyen Stalin, kuvvetlerinin bir kış saldırısı için yeniden Polonya’ya yerleştirilmesini emretmiştir. Ocak ayı sonunda yapılması planlanan saldırı, İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in Stalin’den Bulge Savaşı sırasında ABD ve İngiliz kuvvetleri üzerindeki baskıyı hafifletmek için daha erken saldırı yapmasını istemesiyle ayın 12. Sinde gerçekleştirilmiştir. Sovyet mareşali Ivan Konev’in Güney Polonya’daki Vistula Nehri’ne saldırısı ile başlayan yeni Rus kampanyası Varşova yakınlarındaki Zhukov saldırıları devam etmiştir. Kuzeyde Mareşal Konstantin Rokossovsky, Narew Nehri’ne saldırarak, Alman hatlarını tahrip etmiştir. Zhukov 17 Ocak 1945’te Varşova’yı kurtarmış, Konev, saldırının başlamasından bir hafta sonra savaş öncesi Alman sınırına ulaşmıştır. Kampanyanın ilk haftasında Kızıl Ordu, 400 mil uzunluğunda bir cephe boyunca 100 mil ilerlemiştir.

Berlin Savaşı

Sovyetler Şubat ayında Berlin’i almayı ümit ederken, Alman direnişi arttıkça ve tedarik hatları aşırı uzadıkça Kızıl Ordu ilerlemesi durma noktasına gelmiştir. Sovyetler konumlarını sağlamlaştırırken, yanlarını korumak için kuzeyde Pomeranya, güneyinde Silezya’yı vurmuştur. 1945 ilkbaharında Hitler, Sovyetlerin bir sonraki hedefinin Berlin değil Prag olacağına inanıyordu ama 16 Nisan’da Kızıl Ordu Alman başkentine saldırılarına başladığı zaman yanıldığını anlayacaktı.

Berlin’i ele geçirme görevi Zhukov’a verildi, Konev ise onu güneyden tarafını koruyordu ve Rokossovsky, İngilizlerle ve Amerikalılarla bağlantı kurmak için batıya ilerlemeye devam etmesini emretti. Oder Nehri’ni geçerken, Seelow Tepeleri’ni almaya çalışırken Zhukov’un saldırısı çıkmaza girmiş, 3 gün süren savaştan ve 33.000 ölüden sonra, Sovyetler Alman savunmasını aşmayı başarmıştır. Sovyet kuvvetleri Berlin’i kuşattığında Hitler, son bir direniş çabası çağrısı yaparak, sivilleri Volkssturm milislerinde savaşmaya çağırmıştır. Şehre giren Zhukov’un adamları kararlı bir Alman direnişine karşı ev ev, sokak sokak savaşmıştır. Sonu hızla yaklaşan Hitler, Reich İdare binasının altındaki Führerbunker’e girmiş ve orada, 30 Nisan’da intihar etmiştir. 2 Mayıs’ta, Berlin’in son savunucuları Kızıl Ordu’ya teslim oluş böylece İkinci Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi’ndeki savaşı bir şekilde sonlandırılmıştır.

Doğu Cephesi Sonrası

2. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi savaş tarihindeki en büyük cephe olup, 10.6 milyon Sovyet askeri ve 5 milyon Mihver askeri karşılıklı savaşmıştır. Savaş arttıkça, her iki taraf da çeşitli vahşetlere katılırken, Almanlar milyonlarca Sovyet Yahudisini, entelektüelleri ve etnik azınlıkları toparlayıp idam etmiş, sivilleri fethedilen bölgelerde köle içi, olarak çalıştırmışlardır. Generalplan Ost savaş sırasında kısmen gerçekleştirilmiş dolaylı ve dolaysız olarak yaklaşık 4,5 milyon Sovyet vatandaşı dâhil olmak üzere açlık, hastalık, etnik temizlik, toplu cinayet veya emekle imha edilmesi sonucu yaklaşık 9,4 ila 11,4 milyon etnik Slav ölmüştür[11].

Sovyetler de etnik temizlik, sivil ve mahkûmların toplu idamları, işkence ve baskı ile suçlanmıştır. Almanya’nın Sovyetler Birliği işgali, Doğu cephesinin büyük miktarda insan gücü ve malzeme tüketmesi, Nazilerin nihai yenilgisine önemli katkılarda bulunmuştur. Wehrmacht’ın II. Dünya Savaşı’ndaki zayiatın % 80’inden fazlası Doğu Cephesinde gerçekleşmiştir. Aynı şekilde, Doğu Cephesi diğer Müttefikler üzerindeki baskıyı hafifletmiş ve onlara doğuda değerli bir müttefik vermiştir.

Barbarossa Operasyonu Fotoğraf Galerisi

Notlar

[1] Almanca Unternehmen Barbarossa

[2] Kavgam (Almanca Mein Kampf).   Adolf Hitler’in yazdığı 720 sayfalık otobiyografik bir kitap ve siyasal bir manifesto olup, 18 Temmuz 1925 tarihinde Franz Eher Nachfolger tarafından yayınlanmıştır.

[3] Lebensraum kavramı 1890’larda dillendirilmeye başlanmışsa da ilk olarak 1901 yılında popüler hale gelmiş, 1940’lara kadar Almanya’da çoğalan yerleşimci sömürgeciliği politikalarını ve uygulamalarını tanımlamıştır. Lebensraum, I. Dünya Savaşı’nda (1914-1918) İmparatorluk Almanyası’nın Jeopolitik hedefi olmuş özellikle II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Nazi Partisi (NSDAP) ve Nazi Almanyası tarafından desteklenmiştir. Adolf Hitler’in iktidara yükselişinin ardından, Lebensraum, ideolojik bir Nazizm ilkesi haline gelmiş, Almanya’nın Orta ve Doğu Avrupa’ya yayılmasının haklı gösterilmesini sağlamıştır.  Almanya’nın hayatta kalabilmesi için gerekli olan bir Lebensraum’a (‘yaşam alanı’) ihtiyaç duyduğunu ve Orta ve Doğu Avrupa’nın yerli halklarının (Polonyalılar dâhil Ukrayna, Rusya, Çek ve diğer Slav ülkeleri) çoğunun Sibirya’ya toplu olarak sınır dışı edilmesi, ölüm veya köleleştirme yoluyla kalıcı olarak kaldırılması gerektiğini öngörülmekteydi. Nazi hükümeti bu toprakları II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Lebensraum adına Germen sömürgecileriyle yeniden doldurmayı amaçlıyordu

[4] North Cape veya Nordkapp, Norveç’teki Magerøya adasının kuzey kıyısında Nordkapp Belediyesinde, Finnmark ilçesinde yer alan burnun adıdır.

[5] Georgy Konstantinovich Zhukov (1 Aralık 1896 – 18 Haziran 1974) sonradan Genelkurmay Başkanı, Baş Komutan Yardımcısı, Savunma Bakanı ve Politbüro üyesi olan bir Sovyet Kızıl Ordu Generalidir.

[6] Friedrich Wilhelm Ernst Paulus (23 Eylül 1890 – 1 Şubat 1957) II. Dünya Savaşı sırasında Stalingrad Savaşı sırasında 6. Orduya komuta eden bir Alman generaliydi (Ağustos 1942 – Şubat 1943) Savaş, Sovyet kuvvetlerinin şehir içindeki Almanları kuşatmasıyla Wehrmacht için felaketle sonuçlandı ve yaklaşık 265.000 Alman personelin, Mihver güçleri ile işbirlikçilerinin nihai yenilgisin ve yakalanmasına yol açtı.Paulus, 31 Ocak 1943’te Adolf Hitler’in mareşaline terfi ettiği konusunda bilgilendirildiği gün, Stalingrad’da Ruslar’a teslim oldu. Hitler, Paulus’un intihar etmesini beklerken Sovyet esirliğindeki Paulus, Nazi rejimine karşı lâfını esirgemeden eleştirilerde bulunmuştur. Sovyet destekli Özgür Almanya Ulusal Komitesine (Almanca ‘Antifaschistische Komitee Freies Deutschland’ veya AKFD) katılan Paulus 1953’te Doğu Almanya’ya taşınmıştır.

[7] Fritz Erich Georg Eduard von Manstein (24 Kasım 1887 – 9 Haziran 1973), İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nın silahlı kuvvetleri olan Wehrmacht’ın Alman komutanı olup, Mareşal rütbesine dek yükselmiştir. Prusyalı ailenin çocuğu olan Manstein, Polonya’nın işgali sırasında, Güney’deki Gerd von Rundstedt’in Ordu Grubu’nun Kurmay Başkanı olarak görev yapmış, Sichelschnitt (“Orak Kesimi”) olarak bilinen Ardennes ormanları saldırısını planlamış, Sovyetler Birliği’nin Haziran 1941’de işgalinde aktif olarak görev almış, evastopol Kuşatması (1941–1942) ve Kerç Yarımadası Muharebesi’ni yönetmiştir. Leningrad Kuşatması’na katılan, baaşrısız Kış Fırtınası Operasyonunun talimatını veren, Üçüncü Kharkov savaşında üç Sovyet ordusunun yok edip, üçünün geri çekilmesini sağlamış, Kursk Muharebesi’nin başlıca komutanlarından biri olmuştur. Hitler’le savaşın yürütülmesi konusundaki devam etmekte olan anlaşmazlığı Mart 1944’de görevden alınmasına sebep olmuş, Almanya’nın yenilgisinden birkaç ay sonra Ağustos 1945’te İngilizler tarafından esir alınmıştır. Hamburg’da savaş suçları nedeniyle yargılanmış, On sekiz yıl hapis cezası daha sonra 12’ye düşürülmüş, 1973’te Münih yakınlarında ölmüştür.

[8] Rusça Oперация Багратион

[9][9] Wehrmacht, 1935’ten 1945’e kadar Nazi Almanya’nın birleşmiş silahlı kuvvetlerine verilen isim olup, Heer (ordu), Kriegsmarine (donanma) ve Luftwaffe’den (hava Kuvvetleri) oluşuyordu. Wehrmacht” adı, daha önce kullanılan Reichswehr teriminin yerine geçti ve Nazi rejiminin Almanya’yı Versailles Antlaşması’ndan izin verilen ölçüde daha fazla geri alma çabalarının bir tezahürü olmuştur.

[10] Debrecen Savaşı, II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesinde 6-29 Ekim 1944 tarihleri arasında gerçekleşmiş,Mareşal Rodion Malinovsky yönetimindeki 2. Ukrayna Cephesi, eneral Maximilian Fretter-Pico’nun Alman Altıncı Ordusu (II formasyonu) ve müttefik Macar VII Ordu Ordusu Güney Ukrayna Ordusu ile karşılaşmıştır.

[11] 2,8 ila 3,3 milyon Sovyet savaş esiri, 1,8 ila 3 milyon Polonyalı, 300 – 600 bin Sırp ve 20 ila 25 bin Sloven